lokman suresi 12 ayet meali

4 nİsa suresİ 5. maİde suresİ 6. en’am suresİ 7. a’raf suresİ 8. enfal suresİ 9. tevbe suresİ 10. yunus suresİ 11. hud suresİ 12. yusuf suresİ 13. ra’d suresİ 14. İbrahİm suresİ 15. hİcr suresİ 16. nahl suresİ 17. İsra suresİ 18. kehf suresİ 19. meryem suresİ 20. ta ha suresİ 21. enbİya suresİ 22. hacc suresİ 23 1 ayet: Elif, Lam, Mim. 3. ayet: Muhsin olanlara bir hidayet ve bir rahmettir. 4. ayet: Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. 5. ayet: İşte onlar, Rab'lerinden bir hidayet üzerindedirler ve felah bulanlar da onlardır. 6. ayet: İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce ImamIskender Ali Mihr. Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse (inkâr ederse), o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir (kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur), Hâmid’dir (hamdedilen). Meali: Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (Yaptigi günahindan pişman oldu ve o ögrendigi kelimeelrle amel edip Rabb’ine yalvardı tövbe etti. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır. (Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 37. ayet) 3. Survıvorcanlı Survivor 39. Bölüm Fragmanı-5 Mart 2022 Cumartesi TV8 Abdulbasit Abdussamed Kur'an Surah 36 Yasin (Suresi) FULL. 26.07.2022. KYK Wifi Giriş - Çıkış Yapma ve KYK - Edevlet.net: Nasr suresi ezberle izaca suresi dinle Her Ayet 10 tekrar Türkçe ; Furkan suresi 74 ayet diyanet; Survivor 39. Bölüm Fragmanı-5 Mart 2022 Site De Rencontre Sans Inscription Et Sans Abonnement.  Lokman Suresi Meali - Elif, Lam, Mim. İşte bunlar mutlak doğru bilgiler ve öğütler içeren kitabın/Kuran’ın ayetleridir. Kulluk görevini en iyi şekilde yerine getirmek isteyenler için doğru yol kılavuzu ve bir rahmettir. Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve bunlardır ahirete şeksiz şüphesiz inananlar. İşte bunlar, Rablerinin gösterdiği doğru yol üzerindedirler, işte bunlardır kurtuluşa erecek olanlar. Ama insanlardan öyleleri de var ki, bilgisizce başkalarını Allah yolundan saptırmak ve ayetleri geçersiz kılmak için bir takım boş hadisleri öne sürerler. İşte böylelerine perişan ve zelil edici bir azap vardır. Böyle birine ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki kulaklarında kurşun varmış da hiç işitmemiş gibi yüz çevirir. İşte böylesini can yakıcı bir azapla uyar. İman edip de imanına yaraşır güzel işler yapanlara gelince; bunlar için nimetlerle dolu cennetler vardır. Üstelik bunlar orada kalacaklardır. Bu, Allah’ın hak/gerçek vaadidir. Zira O, mutlak üstün olan ve her hükmü doğru olandır. O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yaratan ve sarsılırsınız diye yeryüzünde kalkmaz kımıldamaz dağlar yerleştiren ve orada her türlü canlı varlığın üreyip çoğalmasını sağlayan Allah’tır. Biz gökten su indirerek onunla her türden güzel bitkilerin çift çift yeşermesini sağladık. İşte bu, Allah’ın yaratmasıdır. Allah ile aralarına koydukları neler yaratmışlar bana gösterin! Hayır! Gösteremezler yanlışta ısrar eden zalimler apaçık bir sapkınlık içindeler. Andolsun ki biz Lokman’a şu hikmeti vahyetmiştik “Her daim Allah’a şükret! Zira kim şükrederse ancak kendi iyiliği için şükretmiş olur, kim de nankörlük ederse iyi bilsin ki Allah hiç kimsenin şükrüne muhtaç olmayan ve her türlü övgüye layık olandır.” Lokman da, oğluna bu hikmetle öğüt vererek demişti ki – Yavrucuğum, sakın Allah’a şirk koşma, şirk çok korkunç bir zulümdür. Biz insana anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşıdı ve onun sütten kesilmesi de iki yılı buldu. Bunun için bize de anana babana da şükret unutma ki sonunda dönüş banadır! Eğer, hiç bir delile sahip olmadığın birtakım şeyleri bana şirk ortak koşman konusunda seni zorlarlarsa sakın onlara itaat etme! Ama yine de şu dünya hayatında onlarla iyi geçin, Daima gönülden bana yönelenlerin yolunu tut zira sonunda dönüşünüz bana olacak ben de size yaptıklarınızı bir bir haber vereceğim. – Yavrucuğum, yaptığın bir iyilik veya kötülük bir hardal tanesi ağırlığınca bile olsa, üstelik bir kayanın içinde saklı olsa veya göklerin ve yerin derinliklerinde kaybolsa Allah onu ortaya çıkarır. Zira Allah ilmiyle her şeye nüfuz eden ve her şeyden haberdar olandır. – Yavrucuğum, namazı kıl, iyiliği emret, kötülüğe engel ol, başına gelen sıkıntılara göğüs gererek sabret. Çünkü bunlar, kararlılık ve direnç isteyen işlerdir. – İnsanlara karşı kibirlenip onlardan yüz çevirme, yeryüzünde çalım satarak yürüme! Çünkü Allah, kendini beğenmiş kibirlileri sevmez. – Yürüyüşünde mütevazı, davranışlarında hep ölçülü ol. Konuşurken de sesini yükseltme! Çünkü seslerin en çirkini eşeğin sesidir. Allah’ın göklerde ve yerdeki her şeyi sizin hizmetinize sunduğunu ve sizi görünür görünmez onca nimetin içinde yüzdürdüğünü görmez misiniz? Ama insanlardan öyleleri de var ki herhangi bir bilgiye, ilahi bir kılavuza ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında ileri geri konuşup tartışırlar. Böylelerine – Allah’ın indirdiği kitaba/Kuran’a uyun, denilince – Hayır, biz, atalarımızdan ne gördüysek ona uyarız, derler. Peki ya şeytan atalarını cehennem azabına çağırmışsa? Her kim ihlâs ve samimiyetle özünü Allah’a teslim ederse sağlam bir kulpa yapışmış olur, unutmayın ki bütün işler önünde sonunda Allah’a varır. Ama kim de gerçekleri örtbas ederse artık onun küfrü seni üzmesin. Nihayetinde onların dönüşü bana olacaktır ben de onlara neler yaptıklarını bir bir haber vereceğim Zira Allah kalplerdeki en mahrem sırları bilendir. Biz o nankörleri dünya nimetlerinden biraz faydalandırır sonra da onları çok ağır bir azaba uğratırız. Eğer sen onlara – Gökleri ve yeri kim yarattı? Diye soracak olsan. Kesinlikle “Allah’tır” derler. Sen de de ki – Hamdolsun Allah’a Fakat buna rağmen onların çoğu bu gerçeği bilmiyorlar. Zira göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Şüphesiz ki Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan ve övgülerin tümüne layık olandır. Eğer yeryüzünün bütün ağaçları kalem olsa denizleri de mürekkep olsa, hatta bunlara yedi deniz daha eklense, yine de Allah’ın kelimeleri yazmakla tükenmezdi. Nitekim Allah her işinde mükemmel olan ve her hükmü doğru olandır. Hepinizin yaratılması da diriltilmesi de Allah için tek bir kişiyi yaratmak ve diriltmek kadar kolaydır. Kuşkusuz Allah, her şeyi işitendir ve her şeyi görendir. Allah’ın geceyi kısaltıp gündüze, gündüzü de kısaltıp geceye kattığını güneşi ve ayı da sizin istifadenize sunduğunu görmüyor musunuz, her biri belirli bir süreye kadar kendi yörüngesinde akıp gidiyor. Allah’ın sizin her yaptığınızdan haberdardır. İşte bu, Allah’ın hakkın kendisi olduğu, onların Allah ile aralarına koyup dua ile yalvardıklarının da batıl olduğu ve Allah’ın yüceler yücesi ve tek büyük olduğu gerçeğindendir. Yine belgelerini sizin gözünüzün önüne sermek için Allah’ın nimeti sayesinde denizde gemilerin süzülüp gittiğini görmez misin? İşte bunda sıkıntılara çokça sabreden ve nimetlerin hakkını vererek şükredenler için alınacak nice mesajlar vardır. Her biri dağ gibi dalgalar onları dört bir yandan sardığında, şirkten arınarak yalnız Allah’a yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca da onlardan bir kısmı tevhit ile şirk arası bir yol tutar zaten bizim ayetlerimizi nankör kâfirlerden başkası bile bile inanmamazlık etmez. Öyleyse ey insanlar, Rabbinize karşı gelmekten sakının ve ne evladın babaya ne de babanın evladına herhangi bir fayda sağlayamayacağı o günün dehşetinden korkun! Bilesiniz ki Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir, o halde şu geçici dünya hayatı sizi aldatmasın. Bir de o çok aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın! İyi bilin ki son saatin bu dünyanın sonunun ne zaman geleceği bilgisi yalnızca O’nun katındadır. Yağmuru yağdıran Allah’tır. Anne karnındaki ceninlerin durumunu bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını ve başına ne geleceğini bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah’tır her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan. ❬ Önceki Sonraki ❭ وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا لُقْمَٰنَ ٱلْحِكْمَةَ أَنِ ٱشْكُرْ لِلَّهِ ۚ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِۦ ۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ حَمِيدٌ Diyanet Vakfı Andolsun biz Lokman´a Allah´a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Meallere göre Lokmân Suresi 12. Ayet Tüm Mealler Lokmân 12 Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Lokmân 12 Diyanet İşleri Başkanlığı Lokmân 12 Elmalılı Hamdi Yazır Lokmân 12 Ali Fikri Yavuz Lokmân 12 Diyanet Vakfi Lokmân 12 Elmalılı Hamdi Yazır Sade Lokmân 12 Elmalılı Hamdi Yazır Sade 2 Lokmân 12 Fizilal-il Kuran Lokmân 12 Hasan Basri Çantay Lokmân 12 İbni Kesir Lokmân 12 Ömer Nasuhi Bilmen Lokmân 12 Tefhim-ul Kuran Lokmân 12 Kuran Yolu Lokmân 12 وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ Ve lekad âteynâ lukmânel hikmete enişkur lillâhlillâhi, ve men yeşkur fe innemâ yeşkuru li nefsihnefsihî, ve men kefere fe innellâhe ganiyyun hamîdhamîdun. ve lekad ve andolsun âteynâ biz verdik lukmân Lokman el hikmete hikmet en uşkur şükretsin li allâhi Allah'a ait, Allah için ve men ve kim yeşkur şükreder fe o zaman, böylece innemâ ancak, sadece yeşkuru şükreder li nefsi-hi kendi nefsi için ve men ve kim kefere örttü, inkâr etti fe o zaman, böylece inne allâhe muhakkak ki Allah ganiyyun gani, zengin, muhtaç olmayan hamîdun hamdedilen Abdulbaki Gölpınarlı Ve andolsun ki biz, şükret Allah'a diye Lokmân'a hikmet verdik ve kim şükrederse faydası kendisinedir ve kim nankörlük ederse artık şüphe yok ki Allah, müstağnîdir, hamde lâyık odur. Abdullah Parlıyan Andolsun biz, Lokman'a isabetli söz söylemek ve iş yapmak hususiyeti, akıl ve derin bilgi verdik ve Allah'a şükret dedik. Çünkü O'na şükreden, kendi iyiliği için şükretmiş olur. Nankörlük etmeyi, yani Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmek suretiyle, yaşamayı tercih eden ise bilsin ki, Allah kesinlikle hiçbir şeye muhtaç değildir ve her zaman eksiksiz övgülere layıktır. Adem Uğur Andolsun biz Lokman'a Allah'a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Ahmed Hulusi Andolsun ki biz Lukman'a, Allâh'a şükretmesi için Hikmet sistemli düşünme aklı verdik. . . Kim şükrederse, sadece kendi benliğine şükreder. . . Kim de inkâr ederse hakikatindeki nimeti, şüphesiz ki Allâh Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir. Ahmet Tekin Andolsun biz Lokman’a ilim, derin anlayış kaabiliyeti, hikmet, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisi verdik.'Allah’a şükret' dedik. Lütfun değerini bilip şükreden, ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük edense, bilsin ki, Allah zengindir, muhtaç değildir, her türlü övgüye, şükre lâyıktır. Ahmet Varol Andolsun biz Lokman'a 'Allah'a şükret' diye hikmeti verdik. Kim şükrederse ancak kendi için şükreder. Kim de nankörlük ederse şüphesiz Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, övgüye layık olandır. Ali Bulaç Andolsun, Lukman'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi lehine şükreder. Kim inkâr ederse, artık şüphesiz, Allah, Gani hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayandır, Hamiddir hamd yalnızca O'na aittir. Ali Fikri Yavuz Doğrusu peygamber değil de hikmet sahibi olan Lokmân’a, “Allah’a şükret!” diye ilim ve anlayış verdik. Kim Allah’a ibadet suretiyle şükrederse, ancak kendi nefsi için sevabına şükreder. Kim de nimeti inkâr ederse, şübhe yok ki Allah, onun şükrüne muhtaç değildir, Hamîd’dir= hamd olunmaya lâyıktır. Ali Ünal Doğrusu Biz Lokman’a, “Karşılığında Allah’a şükret!” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi, kendi iyiliği için şükreder. Kim de nankörlük yaparsa, muhakkak ki Allah, Ğaniyy mutlak servet sahibi, dolayısıyla kullarının şükründen mutlak müstağnîdir; Hamîd bütün ihtiyaçlarınızı gideren Rabbiniz olarak hakkıyla hamde ve övgüye lâyıktır. Bayraktar Bayraklı Andolsun biz, Lokmân'a “Allah'a şükret” diye hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir; her türlü övgüye lâyıktır. Bekir Sadak And olsun ki, Lokman'a, Allah'a sukretmesi icin hikmet verdik. sukreden kimse ancak kendisi icin sukretmis olur. Nankorluk eden ise, bilsin ki, Allah her seyden mustagnidir, ovulmege layik olandir. Celal Yıldırım And olsun ki Lukmân'a, Allah'a şükret diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi lehine şükretmiş olur; kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah ganiydir, hiç kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, övülmeğe çok daha lâyıktır. Cemal Külünkoğlu Andolsun ki, biz Lokman'a “Allah'a şükret” diye hikmet verdik. Kim Allah'ın nimetlerine şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, övülmeye lâyıktır. Diyanet İşleri eski And olsun ki, Lokman'a, Allah'a şükretmesi için hikmet verdik. Şükreden kimse ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden ise, bilsin ki, Allah her şeyden müstağnidir, övülmeğe layık olandır. Diyanet Vakfi Andolsun biz Lokman'a Allah'a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Edip Yüksel Lokman’a bilgelik verdik “ALLAH’a şükretmelisin.” Kim şükrederse kendisi için şükreder; kim nankörlük ederse, elbette ALLAH muhtaç değildir, Çok Övülendir. Elmalılı Hamdi Yazır Şanım hakkı için Lokmana hikmet verdik ki şükret Allaha diye ve her kim şükrederse kendi lehine eder, her kim de nankörlük ederse her halde Allah ganiydir, hamîddir Erhan Aktaş Ant olsun ki, “Allah’a şükret.” diye, Lokman’a hikmet1 verdik. Kim şükrederse2 kendisi için şükreder. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Allah kimsenin şükrüne muhtaç değildir. Bütün övgüler, O’nadır. 1- Baskı, zulüm, fitne ve fesadı engellemek için konulan yasa, kural ve ilkeler. Sağlıklı düşünme, gerçeği kavrama, doğru hüküm verme yetisi. Yargı, yargılama, karar, güçlendirme, sağlamlaştırma. 2- Şükretmek Allah’ın verdiği nimet ve imkânları Allah’ın rızasına uygun şekilde kullanmak demektir. Sahip olunan şeylerin hakkının verilmesidir. Örneğin, hayvanların yedikleri yeme karşı et, süt veresi, ağaçlaarın meyve vermesi onların şükretmesidir. Gültekin Onan Andolsun, Lokman'a "Tanrı'ya şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o kendi lehine şükreder. Kim küfrederse, doğrusu Tanrı ganidir, hamiddir. Hakkı Yılmaz Andolsun ki Biz, Lokman'a “Allah'a, kendine verilen nimetlerin karşılığını öde!” diye, haksızlık ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler verdik. –Kim kendisine verilen nimetlerin karşılığını öderse kendisi için öder. Kim de iyilikbilmezlik ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övgüye en lâyık olandır.– Harun Yıldırım Andolsun biz Lokman'a Allah'a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Hasan Basri Çantay Andolsun ki biz Lukman'a, Allaha şükret diye rek, hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi fâidesi için şükreder. Kim de nankörlük ederse hiç şüphe yok ki Allah ganîdir müstağnidir, her hamde o lâyıkdır. Hayrat Neşriyat And olsun ki, Lokmân’a 'Allah’a şükret!' diye hikmet verdik. Ve kim şükrederse, artık ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, hiç şübhesiz ki Allah, Ganîhiçkimsenin şükrüne muhtaç olmayandır, Hamîd hamd edilmeye yegâne lâyık olandır. İbni Kesir Andolsun ki; Biz, Allah'a şükret diye Lokman'a hikmeti verdik. Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse; muhakkak ki Allah; Gani'dir, Hamid'dir. İskender Evrenosoğlu Ve andolsun ki Lokman'a hikmet verdik ki, Allah'a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse inkâr ederse, o taktirde muhakkak ki Allah; Gani'dir kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, Hâmid'dir hamdedilen. Kadri Çelik Şüphesiz biz Lokman'a “Allah'a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse artık o, kendi nefsi lehine şükreder. Kim de nankörlüğe saparsa şüphesiz Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. Mehmet Ali Eroğlu Kim şükrederse, o kendine şükreder. Kim inkar ederse, şüphesiz Allah, Gani’dir Hamid’dir. Muhakkak ki andolsun, Lokman'a. "Allah'a şükret" diye tarafımızdan hikmet verilmiştir. Mehmet Okuyan Yemin olsun ki biz Lokman’a “Allah’a şükret!” diyerek hikmet doğru hüküm verme yeteneği vermiştik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki şüphesiz ki Allah gerçek zengindir, övgüye layıktır. Muhammed Celal Şems Şüphesiz Biz, Lokman’a hikmet verdik ve ona, “Allah’a şükret,” dedik. Kim şükrederse, kendi yararına şükretmiş olur. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah mutlaka Ganidir ve her türlü hamda sahip olandır. Muhammed Esed Biz, Lokman'a şu hikmeti bağışladık "Allah'a şükret; çünkü O'na şükreden kendi iyiliği için şükretmiş olur; nankörlük etmeyi tercih eden ise bilsin ki, Allah, kesinlikle hiçbir şeye muhtaç değildir ve her zaman hamde layıktır". Mustafa Çevik Biz Lokman’a keskin bir kavrayış, isabetli karar verebilme ve ilim bahşettik. Ona bahşettiğimiz nimetlerden dolayı da Rabbine daima şükretmesini bildirdik. Her kim Rabbinin bahşettiği nimetlerine şükretmez de nankörlük ederse, iyi bilsin ki Allah hiç kimseye muhtaç değildir. Şükredilmeye ve övgüye layık olan yalnızca Allah’tır. Mustafa İslamoğlu Doğrusu Biz Lokman'a da şu hikmeti bahşetmiştik "Allah'a şükret! Çünkü O'na şükreden kendi lehine şükretmiş olur. Fakat kim de nankörlük ederse, iyi bilsin ki Allah kendi kendine yeterli olandır, her tür övgüye layık olandır. Ömer Nasuhi Bilmen Zât-ı uluhiyetime andolsun ki, Lokman'a Allah'a şükret diye hikmet verdik ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi için şükretmiş olur ve her kim de nankörlük ederse süphe yok ki, Allah ganîdir, hamîddir. Ömer Öngüt Andolsun ki biz Lokman'a Allah'a şükretmesi için hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmeye lâyık olandır. Şaban Piriş Allah’a şükretsin diye Lokman’a hikmet vermiştik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükreder; Kim de nankörlük ederse, şüphesiz Allah’ın ihtiyacı yoktur, hamde layıktır. Sadık Türkmen ANT OLSUN, Biz Lokman’a hikmet/bilgelik verdik. “Allah’a şükret!” diyerek. Kim şükrederse ancak kendisi içindir. Kim de inkâr/nankörlük ederse; Şüphesiz ki Allah; zengindir, her türlü övgüye lâyıktır. Seyyid Kutub Andolsun ki, biz Lokman'a hikmet verdik. Allah'a şükret» dedik, kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah zengindir, övülmeye lâyık olandır. Suat Yıldırım Biz Lokmana "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki Allah müstağnidir, hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Süleyman Ateş Andolsun biz Lokman'a, "Allah'a şükret!" diye hikmet verdik, kim şükrederse kendisi için şükreder; kim nankörlük ederse Allâh zengindir, onun şükrüne muhtaç değildir, övülmüştür hamde lâyıktır. Süleymaniye Vakfı Lokman'a, Allah’a şükret diyerek hikmeti verdik. Şükreden, sadece kendisi için şükreder. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah’ın kimseye ihtiyacı olmaz, yaptığını da güzel yapar. Tefhim-ul Kuran Andolsun, biz Lokman'a Allah'a şükret» diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi nefsi lehine şükreder. Kim de küfre saparsa, artık hiç şüphesiz Allah, Ganî hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan dır, Hamîd hamd da yalnızca O'na ait dir. Ümit Şimşek Biz Lokman'a da hikmet verdik ve 'Allah'a şükret' dedik. Kim şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük edene gelince, Allah'ın kimseye ihtiyacı yoktur; her türlü övgü de zaten Ona aittir. Yaşar Nuri Öztürk Yemin olsun, biz Lukman'a şu yolda hikmet verdik "Allah'a şükret." Şükreden kendisi lehine şükreder. Nankörlük edense şunu bilmeli Allah Ganî'dir, Hamîd'dir. En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz. Lokman Suresi, Kur’an-ı Kerim’in otuz birinci suresi olup Mekke döneminde inmiştir ve 34 âyettir. Sûre, adını 12. ve 13. âyetlerde anılan Hz. Lokmân’dan almıştır. Sûrede başlıca, Hz. Lokmân’ın oğluna öğütleri, tevhid, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve haşr konularına dikkat çekilmekte, kıyamet günü için hazırlıklı olunması suresi 20. ayet arapça yazılışıاَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍLokman suresi 20. ayet okunuşuElem terav ennaAllâhe saḣḣara lekum mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ardi ve esbeġa aleykum ni’amehu zâhiraten vebâtinetenk vemine-nnâsi men yucâdilu fiAllâhi biġayri ilmin velâ huden velâ kitâbin munîrinLokman suresi 20. ayet meali anlamıDiyanet İşleri Yeni Meali Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar Hamdi Yazır Meali Görmediniz mi ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermiş, gizli ve açık olarak nimetlerini üzerinize yaymıştır. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürşide ve ne aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında mücadele Çelik Meali Görmez misiniz ki Allah, göklerde ne var yerde ne varsa hepsini hizmetinize vermiş olup, açık ve gizli, maddî-mânevî tüm nimetlerini üzerinize yağmur gibi yağdırmaktadır? Buna rağmen öyle insanlar var ki, ne doğru bir bilgiye, ne yol gösterici bir rehbere, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışıp suresi arapça yazılışı ve meali TEFSİR Lokmân peygamber olup olmadığı tartışılsa da büyük bir velî ve hakîmlerin pîri olduğu kesindir. Bu sebeple “Lokmân Hakîm” lâkabıyla meşhurdur. Cenâb-ı Hak kendisine “hikmet” vermiştir. Allah Teâlâ, Lokmân numûne göstererek, bir babanın evlâdına nasıl örnek olması ve onları nasıl bir İslâmî terbiye ile yetiştirmesi lâzım geldiğini beyân eder. Hikmet; insanın nazarî ilimleri en güzel şekilde öğrenip onların gereklerini yerine getirmesi, böylece üstün ve güzel fiilleri, gücü nispetinde meleke kazanarak kemale erdirmesidir. Hikmet; illet ve sebeplerini bilerek, gâyeye ulaştıracak şekilde ameli ilme, ilmi amele uydurmaktır. Hikmet; gerçek Hakîm olan Allah Teâlâ’nın hükmüne boyun eğmek, nefsin istediğine değil de Hakk’ın istediğine uymak, nefsi tanıyıp dizginlerini ele alarak ölçülü davranmak ve hükmüne karşı koymanın imkânsız olduğunu bildiğimiz Allah’a karşı asla isyan etmemektir. Bu sebeple âyet-i kerîmede “Kime hikmet verilmişse, ona gerçekten pek çok hayır verilmiştir” Bakara 2/269 buyrulur. Lokmân Hakîm’e verilen hikmetlerden bir misâl şöyledir Bir gün Dâvûd Lokmân Hakîm’den bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça getirmesini istedi. Lokmân Hakîm de ona, kestiği hayvanın dilini ve yüreğini getirdi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hz. Dâvûd, bu defâ hayvanın en kötü yerinden iki parça et getirmesini taleb etti. Lokmân Hakîm, yine koyunun dil ve yüreğini getirdi. Dâvûd ona bunun sebebini sorunca da şöyle dedi “–Bu iki şey iyi olursa, bunlardan daha iyisi olmaz. Yine bu iki şey kötü olursa, bunlardan daha kötüsü olmaz!..” Taberî, Câmiu’l-beyân, XXI, 82 İmâm Mâlik şöyle anlatır “Bana ulaşan bilgiye göre Lokmân Hakîm’e –Sende gördüğümüz bu meziyetin mâhiyeti nedir?» diye sormuşlar, bununla onun faziletlerini kastetmişlerdi. O da şu cevâbı verdi −Doğru sözlülük, emâneti yerine getirmek, beni ilgilendirmeyen şeyi terk etmek ve ahde vefâ göstermek.»” Muvattâ, Kelâm 17 Hikmet sahibi kişiye lâzım gelen, hem ilim hem de amel bakımından bunun şükrünü îfâ etmektir. Bu yüzden hikmetin verilmesi mukâbilinde “Allah’a şükret!” buyrulur. Bu şükrün ilmî yönü, önce o hikmetin Allah Teâlâ’nın bir ihsânı olduğunu bilerek, Allah’ı şirkten pak ve uzak tutmaktır. Amelî yönü ise her türlü söz, fiil ve davranışlarda kendi nefsânî arzularını değil, Allah’ın emrini ve rızâsını gözetmektir. İşte bu sebeple, Lokmân oğluna nasihati vesile kılınarak Allah’a şirk koşmak en büyük zulüm sayılıp kesinlikle yasaklanmış, sonra da sâlih amellerin başında gelen Allah’a kulluk ve ana babaya iyilik emredilmiştir. “Zulüm”; bir şeyi olması gereken yere koymamak, bir kimseyi hakkından mahrum etmek ve adâletsizce davranmaktır. Buna göre en büyük zulüm, şirk yâni tek olan Allah’a zâtında, sıfatlarında, yetki ve hükümlerinde ortak koşmaktır. Çünkü İnsan kendisini yaratan ve her türlü rızkını, nimetini veren Allah’a karşı, bu hususlarda hiçbir katkısı bulunmayan varlıkları ortak koşmaktadır. Bundan daha büyük bir haksızlık ve adâletsizlik olamaz. Yine insanın yalnızca Allah’a kulluk etmesi, tek Yaratıcı olan Cenâb-ı Hakk’ın insan üzerindeki hakkıdır. Fakat şirke düşen, başkalarına tapmakla Allah’ın bu hakkını çiğnemekte ve büyük bir haksızlık yapmaktadır. Dahası ötesi, insan Allah’tan başkasına taparken yaptığı her işte, kendi fizikî, aklî ve rûhî imkânlarından tutun, yer ve göklerdeki bir çok şeyi bu yolda seferber eder. Halbuki seferber ettiği bütün imkânlar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır ve insanın Allah’tan başkasına kulluk ederek onlardan hiçbirini sarf etmeye hakkı yoktur. Ayrıca insanın kendi üzerinde koruması gereken bir hakkı vardır. Bu hak, mükerrem kılındığının farkında olarak kendisini alçaltmamak, layık olmadığı mecrâlara sürüklememek ve onu cezaya müstahak hale getirmemektir. Ancak, şu bir gerçek ki, Allah’tan başkasına tapan kişi netice itibariyle büyük bir cezaya müstahak olduğu gibi kendisini de alçaltmakta, insanlık şeref ve haysiyetini sıfırlamaktadır. Girdiği bu yanlış yol sebebiyle şirk belâsına bulaşan kişinin bütün hayatı, her yönüyle ve tüm anlarıyla zulüm haline gelir. Hatta onun aldığı her nefes bir adâletsizlik ve zulmün ifadesi keyfiyetindedir. bk. Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, IV, 295 Şirkten arınıp tevhide ulaşma sorumluluğundan sonra ikinci talimat ana-babaya iyilik olarak belirlenmektedir Kaynak Ömer Çelik Tefsiri

lokman suresi 12 ayet meali